1 Haziran 2008 Pazar
Açlığınız bastırdığında gözünüz hiçbir şey görmüyor ve yedikten sonra pişmanlık mı duyuyorsunuz?
Özelikle diyete başladığınız zaman, tatlı gıdalara karşı duyulan özlemi bilirsiniz, insanda olağanüstü bir istek uyandırır. Bu isteği bastırmak için size beş önerimiz var:
• Açlık hissini duyar duymaz hemen bir şeyler atıştırmaya kalkmayın ve on dakika bekleyiniz. Belki bu süre içinde ortaya çıkan o açlık arzusunun önüne geçmiş veya açlık durumunuz herhangi bir gıda almadan da azalmış olacaktır.
• Bu durumda hemen bir bardak su içiniz. Mideniz dolduğunda doyma refleksi sayesinde açlık hissinizi kandırmış olacaksınız. Mide dolduğu için açlığı daha iyi tolere edebilirsiniz.
• Yanınızda limon varsa bir dilim kesip suyunu içiniz. İçilen bir dilim limon suyu açlık hissini azaltacaktır.
• Büyük öğünler yerine daha sık aralıklarla az gıda yiyiniz. Doyma dorumu beyinde kontrol edilen bir merkez sayesinde yapılmaktadır. Ara öğünleri zevk alarak bekleyiniz.
• Açlık hissinden uzak durmanın diğer bir şekli ise hareket halinde olmaktır. Sadece kalorinin sınırlanması ile olan bir diyet uzun vadede başarılı olamaz. Onun için kalorinin sınırlanmasının yanı sıra aynı zamanda egzersiz yapmak ve hareket halinde olmak bir o kadar önemlidir.
---
Diyete başlamadan önce..
Fazlalıklarınızdan şikayetçisiniz ama nereden başlayacağınızı bilmiyorsunuz. Size yadım edebiliriz!
Enerji besinler vasıtası ile alınır ve bedensel faaliyetler ile de harcanır. Eğer aldığımız enerji miktarı harcadığımızdan fazla ise artık enerji vücutta yağ olarak depolanacaktır.
Depolama işlemini durdurmanın yolu; ya alınan enerji miktarını harcanan miktara düşürmek (kalori kısıtlaması) ya da harcanan enerji miktarını alınan miktara yükseltmek (egzersiz) olacaktır.
Eğer alınan miktarı ihtiyaç duyulanın da altına düşürürsek vücutta depolanan yağları tekrar enerjiye çevirebiliriz. Burada asıl önemli olan; ne kadar azaltacağız? Gerek bedensel gerekse ruhsal sağlığımızı bozmadan amacımıza nasıl ulaşacağız? Bu soruların cevabı "yapacağınız diyetin size özel olması" olacaktır. Bunun için de yaş, cinsiyet, boy, kilo ve hareketlilik durumunuza uygun günlük kalori gereksiniminiz belirlenmelidir.
Belirlenen kalori miktarı ile protein, karbonhidrat ve yağ dengesi de göz önünde bulundurularak diyet programı hazırlanması doğru olacaktır.
---
Kilolarıyla sorunu olan kişiler öğün atlayarak zayıflayacaklarını sanırlar oysa bu çok yanlış bir düşüncedir. Uzmanlar özellikle sabah kahvaltısının mutlaka yapılması gerektiğini belirtiyorlar.
Kilo almanın ve alınan kiloların geri verilememesinin en önemli nedenlerinden biri de şüphesiz öğün atlama. Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türkan Kutluay Merdol, şişman bir kişide saptanan beslenme davranışı bozukluklarında, öğün atlamanın birinci sırada geldiğine dikkat çekiyor ve şu uyarılarda bulunuyor.
Öğün atlamayın. Sabah kalktığınızda görebileceğiniz bir yere "kahvaltı et" yazılı bir kağıt asın. Kahvaltıyı akşamdan hazırlayın. Kahvaltı yapmadığınızda hissettiklerinizi bir kağıda yazın.
Tatlı yemek istediğinizde bir bardak su için veya 100'e kadar sayın. Tatlı yemeye başlarsanız 15 kez derin nefes alın.
- Canınız yemek istediğinde kendinizi ince hayal edin.
- Her lokmadan sonra çatalı elinizden bırakın ve bir yudum su için.
- Yemek süresini uzatın. Çünkü tokluk duygusu en erken 10, ortalama 20 dakikada oluşur.
- Diyetinizi seçerken başkalarını örnek almayın, herkesin metabolizması farklıdır.
- Uzun süre aç kalınarak yemek yendiğinde besinlerin daha çok yağa dönüştüğü saptanmıştır. Hatta açlık hissi fazla olduğundan yemek miktarı da fazla olmakta ve daha çok yağ oluşmaktadır. Bu nedenle günde 3 ana 3 ara öğün tüketin.
Hangi bölgeler yağlanıyor?
Kadınlar en çok kalça, üst bacaklar ve karın bölgesindeki yağlanmalardan yakınırlar. Ancak kadınlarda yağ dokusu estetik açıdan zararlı olsa da sağlık açısından erkeğe göre daha az zararlıdır.
Sık ama az yemenin yararları
Yeterli ve dengeli beslenme prensiplerinden biri de az ve sık beslenmedir. Vücudun sağlıklı bir şekilde çalışması için kan şekerinin daima belirli bir düzeyde kalması gerekir. Kan şekerindeki iniş ve çıkışlar baş ağrısı, yorgunluk gibi birçok soruna yol açar.
İştahına engel olamayanlara yapılan önerilerde gün içinde sık ve az öğünler yemenin, iştahın kontrolden çıkmasını önlemenin en kolay yolu olduğu belirtiliyor
Diyet yapmak isteyip, iştahına engel olamayanlara önerilerde bulunan uzmanlar, gün içinde sık ve az öğünler yemenin, iştahın kontrolden çıkmasını önlemenin en kolay yolu olduğunu belirtiyor.
Uzmanlara göre, yeme isteğinin kontrol altında tutulması, atıştırma krizinden kurtulmak için sağlıklı karbonhidratlara yönelinmesi, bol bol su içilmesi, yiyeceklerin iyice çiğnenmesi ve güç gerektiren egzersizlerin yapılması gerekiyor.
Beynin, vücutta enerjinin azaldığını fark eder etmez açlık hissetmeye yol açan kimyasal maddeler salgıladığını belirten uzmanlar, "Ancak beynimizin bu kimyasal maddeleri salgılayan kısmı, aynı zamanda duyguları da kontrol ediyor. İşte, sıkıldığımız veya kendimizi kötü hissettiğimizde hemen buzdolabına koşmamızın başlıca sebebi bu. Ayrıca yemeklerin tadı, kokusu veya görüntüsü de açlık duygusuna sebep olabiliyor. Örneğin, yemek sonrasında canınız, tatlı vitrininde duran o dondurma kasesinden çekiyorsa, bunun sebebi kesinlikle aç olmanız değil, kontrolden çıkan yeme isteğinizdir. Eğer bunu aklınızdan çıkarmazsanız, tokken yediğiniz yemek miktarını en aza indirmiş olursunuz" ifadelerini kullanıyor.
Gün içinde sık ve az öğünler yemenin, iştahın kontrolden çıkmasını önlemenin en kolay yolu olduğunu kaydeden uzmanlar, şöyle devam ediyor:
"Belki yine arada bir şeyler atıştırmak isteyebilirsiniz, ama bu sefer yiyeceğiniz miktarlar az olacaktır. Böyle bir durumda atıştırmak için sağlıklı karbonhidratlara yönelin, çünkü bu besin türü, sindirim sisteminde daha uzun süre kalıyor ve şeker seviyenizi yavaşça yükselterek daha uzun süreli tokluk hissi sağlıyor. Yapılan araştırmalara göre, tat alma duyusunu değişik tatlarla tatmin etmenin, daha az miktarlarla yetinmeyi sağladığını bildiriyor. Sürekli aynı yemeği yeme, özellikle tadı hoşa gitmiyorsa, bir süre sonra tat alma mekanizmasının iptal olmasına yol açıyor. Ve bu sebeple de kendinizi sanki hiç yemek yememiş gibi hissedebiliyorsunuz. Böyle bir durumu engellemek için öğünlerinizi taze otlarla ve baharatlarla tatlandırabilirsiniz" tavsiyesinde bulunuyor."
Su içmenin, kişinin kendisini tok hissetmesi açısından önemli olduğunun da altını çizen uzmanlar, ayrıca vücut susuz kaldığında, çoğu zaman açlık hissine benzeyen sinyaller gönderdiğini belirten uzmanlar, bol su içmenin, beden su istediği zamanlarda yemeğe yönelmeyi engelleyeceğini kaydediyor. Uzmanlar, yiyecekleri uzun süre çiğnedikten sonra yutmanın, beynin vücuda giren besinleri kaydetmesine zaman tanımak anlamına geldiğini ifade ediyor. Üstelik bu şekilde tat alma duyusunun da tatmin olduğunu vurgulayan uzmanlar, "Böylece doyduğunuzu anlamanızla, yemeye son vermeniz arasındaki zaman kısalıyor. Fazla yemekten kaynaklanan sindirim sorunlarından kurtulmanız da ayrı bir avantaj" ifadesini kullanıyor.
Uzmanlar, egzersizler zorlaştıkça vücut ısısının arttığını ve daha fazla kalori yakmaya başlandığını, bu durumun da egzersizi takip eden birkaç saat boyunca iştahın bastırılmasına sebep olduğunu bildiriyor. Böyle bir durumda normal öğün saatinden birkaç saat önce egzersiz yapmanın en mantıklısı olduğunu belirten uzmanlar, şöyle devam ediyor: "Çünkü öğün saati geldiğinde spor yapmanın verdiği etkiyle iştahınız biraz daha kapanır. Fakat asla öğün atlama hatasına düşmeyin, aksi halde hem vücudunuz zayıf düşer, hem de bir süre sonra aşırı yeme isteği duyarsınız."
1-Çok Fazla Yemekten Kaçının
Yarı sindirilmiş besinler, bedende çürüyen kütleler oluşturur kan dolaşımını zehirler ve sonuçta tüm sistemi zayıflatır. Açlık hissiniz tam giderilmeden yemeyi bırakın, şeker ve diğer besleyiciler kan dolaşımına geçip, beyni etkiler etkilemez “tok” hissedeceksiniz.
2- Yemek Yerken Huzurlu Olun
Ne yediğiniz kadar nasıl yediğinizde oldukça önemlidir. Acele, yorgun, rahatsız, mutsuz ya da üzgün bir ruh hali ile yemek yerseniz besininiz düzenli biçimde sindirilmeyecek ve tüm besleyici değeri kaybedilecektir. Zihin hayal kırıklığı içinde olduğu zaman tüm beden de aynı durumda olacaktır. İnsanların kızgınlık durumlarında çekilen mide ve karın bölgesi fotoğraflarında, midenin, şişkin, kabarık, katı, kırmızı renkli olduğu, hiç bir esnekliği ve doğal mide hareketlerinin de olmadığı görülmektedir. Zihin ve beden bu durumda sağlıklı bir sindirim gerçekleştiremeyecektir. Psikolojik olarak kendinizi kötü hissettiğiniz durumlarda yemek yemeniz besinleri düzensiz sindirmenizin yanı sıra sindirilememiş besinlerin bedeninizde çok zararlı asitler ve toksinler de üretmesine neden olacaktır. Bu nedenle mümkün olduğu kadar sakin bir durumda, huzurlu ve mutlu bir ortamda yemeye çalışın.
3- Bir Öğünde Çok Değişik Türde Besin Almayın
Çok değişik türdeki besinler sindirim sistemini zorlar ve zayıflatır. Bu nedenle bir öğünde dört çeşitten fazla besin almamaya özen gösterin. Yemeklerinizi mümkün olduğunca basitleştirin ve özellikle baharatlı yemeklerden uzak durmaya çalışın.
4- Yiyeceklerinizi Tam Olarak Çiğneyin
Özellikle pirinç, ekmek, makarna gibi sindirimi ağızda başlayan besinlerin tükürükle karışması gerektiğinden iyice çiğnenmelidir. Tükürük yeterince alkalindir, bu nedenle besinle yeterince karıştırıldığında asidik besinlerin hastalıklı etkilerini nötrleştirmeye yardımcı olur.
5-Yemek Yerken Oturuşunuza Dikkat Edin
Sırtınız dik olarak oturursanız enerji omurganızdan kolayca akar ve sindirim organlarına hiç bir basınç yapmaz. Aslında sindirim için en iyi pozisyon bağdaş kurarak oturmaktır. Ayaktayken yemekten ve birşey içmekten kaçınınız.
6-Yemekten Sonra Bir Süre Dinlenin ve Sağ Burun Deliğini Açık Tutun
Yemek yedikten sonra yorucu fiziksel ve zihinsel faaliyetlerden kaçının. Yemek sırasında bedenin tüm enerjisi, bedenin kan sindirim organları için gereklidir. Kanı fiziksel işler için kaslara veya yoğun düşünceyi sağlamak için beyne göndermek kişinin fiziksel ve zihinsel yeterliliğini azaltır, aynı zamanda sindirimi de engeller.
Bedende omuriliğin çevresinde halkalar çizerek geçen ve her bir burun deliğinde son bulan iki büyük enerji kanalı vardır. Soluk ağırlıkla sol burun deliğinden aktığı zaman, beden sakin, duyarlı durumda kalır. Ruhsal enerji bedende dolaşır ve zihin de bilincin daha duyarlı durumuna yükselir. Bu durum derin düşünce ya da meditasyon için çok uygundur.
Soluk, ağırlıklı olarak sağ burun deliğinden aktığı zaman, beden daha fazla ısıtılmış, zihinle beden fiziksel faaliyet için hazır hale gelmiştir. Bedenin sindirim için ısıya ihtiyacı olacağından, sağ burun deliği yemek sırasında ve yemekten sonra sürekli olarak açık olmalıdır. Yemek sırasında sağ burun deliği kapalı ve sol burun deliği açıksa kuru ve ağır besinler yememek daha iyidir. Çünkü bunları sindirmek daha güç olacaktır. Yemekten sonra soluğun sağ delikten akmasına dikkat ediniz, solunuza doğru yatmak da tavsiye edilebilir, bu sayede sağ burun deliği kendiliğinden açılacaktır.
7-Öğünler Arasında Yemekten Sakının Besinlerin midenizi terketmesi ve sindirim özsularının tekrar birikip sonraki öğüne hazırlanması yaklaşık olarak dört saat alır. Gün boyunca sürekli ve düzenli olarak yiyorsanız, mide özsuyu yeterli sindirim gücünü taşımayacak ve zayıflayan mide özsuyu besinleri kolayca sindirilmeyecektir. Günde dört öğünden fazla yemeyiniz.
8-Yatmadan Önce Geç Saatlerde Yemeyin Yatmadan önce yapılacak bir yürüyüş sindirime yardımcı olacak, sizi gevşetecektir. Geceleri uyumakta güçlük çekiyorsanız, bir bardak ılık süt için.
9-Hergün Bol Su İçin Su, bedeni zehirlerden ve atık maddelerden temizler, saflaştırır. Sağlıklı bir kişi günde 3-4 litre su veya başka içeceklerden içmelidir. Hasta insanlar-özellikle deri hastalığı olanlar- günde 4 veya 5 litre su içmelidir. Çok su içemeyen bir insansanız hergün aldığınız su miktarını artırın. Yemek sırasında ise fazla su içmeyin, aksi taktirde sindirim salgıları seyrelir ve sindirim yavaşlar. İçtiğiniz suya biraz limon ve tuz katabilirsiniz.
10-Çok Sıcak ve Çok Soğuk Yemeyin Çok sıcak besinler bedeni fazla ısıtır. Ayrıca sınırlı bir ısı aralığında çalışabilen sindirim enzimlerinin çalışmalarını engeller. Aynı zamanda sindirim sisteminin içini kaplayan mukus zarını da bozabilir.
Yemeğinizi yemeden önce biraz soğutun. Öte yandan, çok soğuk besinler ve serinleticiler de bağırsak kanalını büzüştürür, sindirimi çok zorlaştırır. Ayrıca boğazınıza da zarar verici etki yapabilir. Soğuk yiyecekler nazik soluk borularını büzüştürebilir ve onları daha duyarlı hale getirebilir. Çok soğuk içecekler içmenin yarattığı şok astım krizi veya başka herhangi bir alerjik reaksiyona sebep olabilir.
11- Bol Temiz Hava Alın ve Egzersiz Yapın Bedenin sindirim organlarını kuvvetlendirmesi, uyarması ve sindirimi kolaylaştırması için egzersiz yapmaya ihtiyaç vardır. Bedeniniz uyuşuk ve tembel bir durumdaysa sindirim faaliyetiniz ve tüm sağlık durumunuz rahatsız olacaktır. Çünkü sindirim ateşi bol miktarda oksijen “yakıt”ını gerektirir. Kabızlığın en iyi tedavi şekli her gün bol egzersiz yapmak, en azından hergün açık havada yürüyüşe çıkmaktır.
12-Her Yemekten Önce “Yarım Banyo” Alın Beden yemek sırasında ve yemekten sonra çok miktarda ısı üretir, bu nedenle yemekten önce serinletilmesi gerekir. Her öğün yemekten önce “yarım banyo” almalısınız.
Formda Kalmanın Yolları
Formda kalmak istiyorsanız, aşağıdaki önerilere bir göz atın: 1. Hafif egzersizlerle daha çok kilo verebileceğinize dair teorileri unutun. Kilo vermek ve egzersiz ilişkisi üzerine kurulu teorilerden biri de daha çok yağ yakmak için, daha düşük yoğunlukta egzersiz yapmak gerektiği üzerine. Her ne kadar bu konuda yazılıp söylenmiş pek çok şey olsa da, bunun bir mitten öreye gitmediği kesinlik kazanmış durumda. Kalori yakmaya çalışırken, elinizden geldiğince yoğun ve uzun süreli çalışmaya bakın. Tabii, herhangi bir incinmeye sebep olmayacak ve kendinizi tüketmeyecek şekilde. Eğer çok yoğun egzersizler yapamıyorsanız, o zaman egzersize ayırdığınız zamanı uzatın. 2. Karma antrenman yapın. Uyguladığınız egzersiz programına çeşitlilik, yoğunluk kazandırmak ve fazladan yağ yakmak için, uyguladığınız kardiyovasküler antrenmana daha ağır çalışmaları ilave edin ve değişmeli olarak çalışın. Örneğin; yürüyüş yaparken, 30 saniye ila 2 dakika için yürüyüş hızınızı maksimuma çıkarın ve daha sonra normal hızınıza dönün. Bunu kondisyon bisikleti gibi bazı salon aletlerinde de kolaylıkla yapabilirsiniz. 3. Circuit training`i deneyin. Circuit training`den kasıt şu: Çalışmanız sırasında bir egzersizden diğer farklı bir egzersize, mümkün olan en kısa zamanda geçerek, en kısa zamanda en yoğun antrenmanı uygulamak. Burada amaç tüm vücudu çalıştırmak. Böylece vücudunuzun bir bölgesi çalışırken, diğeri dinleniyor. Daha da yoğun bir çalışma yapmak istiyorsanız, her 2-3 ağırlık çalışmasından sonra, araya 3 dakikalık aerobik egzersizi (ip atlamak gibi) serpiştirebilirsiniz. 4.Ağırlık kaldırın. Ağırlık kaldırınca, kas yığını olacağınız korkusundan kurtulun; çünkü ağırlık çalışmak denince kafanızda beliren bol kaslı görüntüye ulaşmak aslında sandığınızdan çok daha zor. Ağırlık kaldırmak, vücudu sıkılaştırmanın ve inceltmenin dışında, yağ yakımını da hızlandırır. Az ağırlıkla çok tekrar yapmak sizin için ideal olabilir. 5. Margarini hayatınızdan çıkarın. Tereyağa alternatif olarak piyasaya sürülen margarinler herhalde besin endüstrisinin bugüne kadar yaptığı en büyük hatalardan. Çünkü margarin, trans yağ asidi içeriyor ve günümüzde bu yağ tipi, en sakıncalı yağ tiplerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu yağ tipi aynı zamanda kraker, patates kızartması, cips gibi besinlerde de bulunuyor. 6. Medyaya güvenmeyin. Medya vasıtasıyla duyduğunuz her öneriye hemen inanmayın. 7.Yumurta yiyin. Araştırmalar, diyet kolesterolünün, serum kolesterol üzerinde önemsiz bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor. Bu nedenle, ambalaj üzerinde ürünün kolesterol içermediğine dair bulunan ibarelerden, hemen o ürünün sağlıklı olduğunu düşünmeyin. Ayrıca yumurtanın sarısında, lesitin dahil pek çok besleyici madde bulunuyor. 8. Şişmanlık fobisine kapılmayın. Diyet endüstrisinin mantrası haline gelen yağsız yeme tutkusu tamamıyle sağlıksız. Üstelik bir noktadan sonra bu şekilde kilo vermeniz mümkün bile değil. Vücut, yağ olmadan, E vitamini gibi değerli bazı vitaminleri özümseyemez. Zeytin, zeytinyağı, badem, fındık ve avokadoda bulunan tekli doymamış yağların pek çok yararı vardır. 9. Mağara adamı gibi beslenin. Paleolitik beslenme tarzı genellikle balık, sebze, meyve ve tohumlara dayalıydı. Tarım dönemi öncesi beslenme ise daha çok karbonhidrat içeren besinlere dayanıyordu; şeker,un, pilav ve makarna gibi. Sağlıklı beslenme için köklere dönmeyi deneyin ve işlenmiş besinlerden mümkün olduğunca uzak durun. 10. Kendinizi daha çok sevin. Eğer kendinizi iyi hissetmek için kilo vermeyi bekliyorsanız, zor günler sizi bekliyor demektir. Amacınıza ulaşmak için çaba gösterin; ama bu amaca ulaşmak için geçirdiğiniz zamanı da sizi en mutlu edecek şekilde değerlendirin. Kendinizi kabullenmeniz ve mutluluk, giydiğiniz bedene bağımlı değil. Yani kilo vermekle birden her şey harika olmayacak.